Viski İçme Adabı
Türkiye’de yıllardır bitip tükenmeyen bir tartışma var. Yeme-içmeyi seven ve biraz da bu işin kültüründen anlayanlar, özellikle Anadolu’dan büyük kenktlere gelip yerleşen yeni zenginleri ‘Lahmacunla viski içtikleri’ için kınıyorlar. Bu eleştiriye hiç aldırmayan bazıları da lahmacun yada acılı kebabın yanında bir şişe de viski açıp afiyetle yudumluyorlar. Yemekle viski içmek ‘sosyete’ de de yaygın, magazin dergilerinin ‘cemiyet haberleri’ sayfalarını karıştırdığınızda, birçok ünlüyü yemek masasının önlerinde viski şişeleriyle görüyorsunuz..
Nedir işin aslı?
Bunun cevabını araştırdık ve gördük ki, viskinin yiyeceklere eşlik etmesi, öyle büyük bir tabu değil. Bir kere bizzat İskoçlar, isli tadlı viskileri füme somon balığının yanında içiyorlar. İskoçların milli yemeği, bir tür baharatlı-bulgurlu işkembe dolması olan ‘haggis’in yanında da viski içiyorlar. Ünlü viski yazarı Wallace Milroy da, ‘Malt Whisky Almanac’ adlı kitabının yeni basımında viski-yiyecek uyumuna değinmiş. Milroy, ‘Bir Isle of Jura’yı yulaflı bisküvi ve çedar peyniriyle deneyin. Ya da İstiridye’nin yanında 10 yıllık Bushmiils yudumlayın. Çok yakıştığını göreceksiniz… Yumuşak Lowland viskileri de birçok yiyeceğe rahatça uyum sağlayacağından, bahar pikniklerinde sepetlerden eksik olmamalı’ diyor. Bu bilgilerle yetinmeyip, İskoçya’nın en ünlü viski eksperlerinden birinin de görüşüne başvurduk. Ünlü viski harmancısı Trevor Cowan, lahmacun-viski beraberliği konusunda ne düşündüğünü sorduğumuzda, ‘Viskinin daha çok satılması için artık yemekle viski içilmez demiyoruz. Bana tarif ettiğiniz lahmacunla da hafif bir viski, örneğin Invergordon Single Grain içilebilir’ dedi. Ama ardından şunu da ekledi: ‘Tabii ben viskimi yemekten önce ve sonra içerim!’ Viskinin yiyeceklerle içilmesinin en büyük sakıncası, ağır alkollü bir içki olduğu için yiyeceğin tadını bastırması ihtimali. Sofrada birbiri ardına servis edilen değişik yiyeceklerin tümüyle, bir şarap gibi uyum göstermesi de zor. Ama eğer bunlardan etkilenmiyorsanız ve canınız yemeğin yanında da viski çekiyorsa, sizi durdurabilecek hiçbir kuvvet yok. Çünkü bizzat viskicilerin kendileri bilinen kuralları çiğniyorlar. Bir süredir viski şirketlerinin broşürlerinde sofrada, yemekle viski yudumlayan mutlu insan fotoğraflarına rastlanıyor. Yani viskiciler ‘Viskimizi için de, neyle, nasıl içerseniz için’ demeye getiriyorlar. Yine örneğin malt viski –hele de iyi bir malt- genel kurala göre mutlaka sek ya da az suyla içilmeli. Hatta İskoçların bununla ilgili güzel bir esprileri de var: ‘Bir İskoç, iki şeyi çıplak sever. Biri malt viski…’ Ama Macallan’ın eski genel müdürü William Phillips, birlikte yediğimiz öğle yemeğinin sonunda Macallan’la yapılan kremalı bir tatlıyı yerken, bize aynen şunu söyledi:
‘Yaz aylarının sıcak günlerinde 12 yıllık Macallan’ı uzun bir bardağa koyup buz, soda ve limon dilimi ekleyerek içiyorum. Harika bir karışım oluyor, size de tavsiye ederim!’ Tabi bunları söyleyen şirketin genel müdürüydü ve içtiği viskilere para ödemiyordu…
Yine de bundan şu sonucu çıkartabiliriz: Her ne kadar maltları sek ya da çok az suyla içmeyi tercih ediyorsak da, deneyecek olursanız içine Macallan konulmuş bir Coca-Cola’nın, harman viski konulmuş olanından daha lezzetli olacağını göreceksiniz.
Bir de küçük uyarı: Viskiyi eğer sodayla içmeyi seviyorsanız, bunun için mutlaka ‘Soda Water’ denilen karbondioksitli suyu kullanın. Maden sodası ya da gerçek adıyla maden suyunu ise viskiye katmak için asla kullanmayın. Çünkü maden suyu içinde bolca çeşitli mineraller olan kendine özgü tatlı bir içecektir, soda gibi nötr değildir. Bu yüzden viskinin tadını olumsuz etkiler.
Viskinin tadını olmasa bile görünümünü etkileyen bir yanlış uygulamaya da değinmeliyiz: Özellikle sıcak illerimizde, birçok viskisever viskisini buzdolabına koyuyor. Bu, viskinin içindeki gözle görünmez partiküllerin görünür hale gelmesine ve viskinin bulanmasına yol açıyor. O yüzden viskinizi soğuk içmek istediğinizde, içine birkaç küp iyi sudan yapılmış buz atmalısınız. Eğer viskiyi sulandırmadan ama serin içmek istiyorsanız, Hollandalı cinfikirli barmen gibi yapabilirsiniz: Buzlukta dondurduğunuz birkaç temiz taş parçasını kadehteki viskinin içine atıp, mecazi değil gerçek anlamda ‘on the rocks’ viski hazırlayabilirsiniz…
‘Viski adabı’ deyince viski kadehlerine de değinmemek olmaz. Her ne kadar eski Türk filmlerinde viskinin hep ‘limonata bardağı’ da denilen silindir biçimli rakı kadehlerinde üretmemesinin bir sonucu. Şu anda ise Türkiye’de ince camından kesme kristaline, her türlü tumbler kadehi bulmak mümkün. Bunlar, özellikle hazneleri de geniş olduğundan buzla viski içmek için idealler. Ama iş malt viskileri içmeye gelince, bunların aromalarının da tadını çıkarmak için, ağzı daha kapalı kadehler önereceğiz. Nitekim İskoçlar da, örneğin bir 18 yıllık Macallan’ı balon biçimli konyak kadehinde içmeyi yeğliyorlar ve resmi ziyafetlerde de öyle sunuyorlar.
Viskinin son yıllarda giderek moda haline gelen puro ile beraberliğine gelince… Sert bir içki olan viski, haliyle tütün içmenin en sert yolu olan puro keyfinin en iyi yoldaşlarından. Bu konuda gözetilebilecek kural, viski ile puronun birbirlerinin tadlarını gölgelememeleri gerektiği. Eğer hafif içimli bir Dominik ya da Honduras purosu tercih ediyorsanız, yanında yudumlayacağız viski de 12 yıllık bir harman viskiq malt tercih ediyorsanız yumuşak içimli bir Highland ya da Lowland maltı olmalı. Eğer Havana’ların en kuvvetlilerinden birini, örneğin bir Partagas Double Corona’yı tüttürüyorsanız, bu kez size bu puroyu taşıyacak güçte bir malt gereklidir. Baharlı ve bibersi tatlı bir Talisker ya da ‘vahşi’ denebilecek kadar füme lezzetli bir Lagavulin mesela…
Kuşkusuz bu yazdıklarımızın tümü, bir tavsiye olarak okunmalı. Yoksa kendine özgü lezzet uyumları denemek, farklı kombinasyonlar yaratmak isteyen zevk sahiplerini tutabilecek hiçbir güç yok dünyada…
Bu yazı Mehmet Yalçın ve Teoman Hünal’ın hazırladıkları A’dan Z’ye Viski kitabından alınmıştır